İnsanı diğer varlıklardan ayıran en önemli özellik, beyni kullanarak düşünceler üretme yetisine sahip olmasıdır. İnsan beyni; evrenin en mucizevi, karmaşık ve bilinmeyen oluşumlarından biridir ve toplam ağırlığımızın sadece %2’si kadar olmasına rağmen gıdaların %25’i ve oksijenin %20’si beyin için harcanmaktadır. Beynimizin %78-80’i ise sudan oluşmaktadır. Su ve oksijen kullanımının önemi bu rakamlarla anlaşılabilmektedir.
Yoga ve çeşitli nefes ve meditasyon teknikleri, yaklaşık 3500 yıldır insanoğlunun yaşamında mevcuttur. Yoga ve meditasyonun, beynin ön bölgesi olan prefrontal korteksin, diğer adıyla gri maddenin kalınlığını ve kan akımını arttırdığı bugün bilinmektedir.
Yapılan araştırmalarda beynin her iki yarımküresinin de kendine has özellikleri ve davranış biçimleri olduğu tespit edilmiştir. Sağ burun deliğinden alınan nefes sol yarımküreyi hareketlendirerek sempatik sinir sistemini aktive etmekte ve kişi daha aktif, entelektüel ve yaratıcı olmaktadır. Sol burun deliğinden alınan nefes ise beynin sağ yarımküresini hareketlendirerek parasempatik sinir sistemini aktive etmekte böylece kişinin daha pasif, sakin, içe dönük davranmasını sağlamaktadır. Vücudumuzda sempatik ve parasempatik sistem uyum içinde çalıştığında; stres hormonu olarak da bilinen kortizol hormonunun seviyeleri düşmekte böylece bağışıklık sistemi güçlenmektedir, ayrıca serotonin ve dopamin düzeylerini arttırarak insanların daha mutlu ve enerjik olmalarını sağlamaktadır. Paniğin azalmasını, daha stressiz ve daha düşünceli davranmamızı sağlamaktadır. Bu sayede stresin beyinde neden olduğu hücre ölümlerinin ve kanser riskinin azalmakta, ayrıca hücre sayısı ve bağlantıları da artmaktadır.
Tüm bu etkileri sebebiyle beyin ve vücut sağlığımız için günde 10 dakika nefes egzersizleri ve meditasyona zaman ayırmak, haftada 2 gün yoga yapmak kendimize verebileceğimiz en değerli hediyedir.